Elizabeth I
Hikâye 1579 yılında başlıyor, Elizabeth tahta geçeli 20 yıl olmuş. Tahta bir vâris getirsin diye herkes baskı yapıyor, çünkü aksi takdirde kanlı bir taht savaşı patlak verecek. Hatta, Avrupa’daki Katolik güçler onu İngiltere’nin Protestan tahtından indirebilecek. Danışmanları Fransız bir prensle stratejik bir evlilik yapması için onu teşvik ediyor. Aslında Elizabeth, en güvendiği sırdaşı da olan Leicester Kontu Robert Dudley’i (Jeremy Irons) seviyor ama, ne yazık ki Kont, kraliyet kanından değil. İspanya ile olası bir savaşın tehdidi ve kuzeni İskoçya Kraliçesi Mary’nin (Barbara Flynn) çevresindeki isyan potansiyeli ise daha da acil sorunlar.. İngilizler, İspanyol armadasına karşı parlak bir başarı kazandığı sıralar, ölümün eşiğine gelen Robert’ın Elizabeth ile ilişkisi de Kont’un üvey oğlu Essex Kontu Robert Devereaux’a (Hugh Dancy) miras kalıyor. Elli küsur yaşındaki Kraliçe’den 30 yıl kadar genç olan Robert, onun gönlünü çalıyor. Bakire Kraliçe, danışmanlarının kaş çatmasına aldırmadan onunla açıkça flört ediyor. Elizabeth’in flörtçülüğü ve karizması, ona babası VIII. Henry ile annesi Anne Boleyn’den miras kalmış. Robert, zaman zaman sapıtsa da onu o kadar seviyor ki, kızgın kalmaya dayanamıyor. Yine de o, kaprisleri, ani öfkeleriyle tanınmış, kimi sorunları zalimce çözerek bunca yıl tahtta kalmayı başarmış olan I. Elizabeth, hiç belli olmaz! Kraliçe mağrur bir kadın. İktidarı, başkalarını kontrol etmeyi ve halkını seviyor. En büyük aşk bile, bunların yanında ikinci planda kalmaya mahkûm.