
Dave Wittenberg
David Richard "Dave" Wittenberg, 1 Eylül 1971 tarihinde Johannesburg, Güney Afrika'da dünyaya gelmiştir. Amerikalı bir seslendirme sanatçısı, senarist ve uyarlama yönetmeni olan Wittenberg, özellikle anime ve video oyunları dublajındaki çalışmalarıyla tanınmaktadır. Genç yaşta ailesiyle birlikte Amerika Birleşik Devletleri'ne taşınan Wittenberg, kariyerine radyo programcılığı ve komedyenlik yaparak başladıktan sonra 2000'li yılların başında seslendirme dünyasına adım attı. Wittenberg'i dünya çapında bir üne kavuşturan ve kariyerinin en ikonik rolü olarak kabul edilen performans, mega popüler anime serisi "Naruto" ve devam serisi "Naruto: Shippuden"de canlandırdığı gizemli ve bilge ninja Kakashi Hatake karakteridir. Sakin, bilge ve zaman zaman esprili tavrıyla karaktere kattığı derinlik, onu anime hayranları arasında bir efsane haline getirdi ve bu rolü yıllar boyunca birçok film, özel bölüm ve video oyununda tekrarladı. Anime dünyasındaki başarısı sadece Kakashi ile sınırlı değildir. "Code Geass" serisindeki Gino Weinberg, "Bleach" serisindeki Kugo Ginjo ve "Witch Hunter Robin"deki Michael Lee gibi pek çok önemli karaktere de sesiyle hayat vermiştir. Ayrıca, "Digimon" serisinin farklı sezonlarında Henry Wong, Ebonwumon ve çeşitli Digimonları seslendirerek serinin önemli bir parçası olmuştur. Video oyunları sektöründe de oldukça üretken olan Wittenberg, "Final Fantasy" serisinin birçok oyununda (örneğin "Final Fantasy X"da Kelk Ronso), "Kingdom Hearts" serisinde (Auron), "Tales of Symphonia"da (Kratos Aurion) ve "Resident Evil" serisinde (The Merchant) unutulmaz performanslar sergilemiştir. Sadece kahramanları veya ciddi karakterleri değil, aynı zamanda "Ratchet & Clank" serisindeki Dr. Nefarious gibi eksantrik ve komik kötü karakterleri de başarıyla canlandırarak seslendirme yelpazesinin ne kadar geniş olduğunu kanıtlamıştır. Seslendirme sanatçılığının yanı sıra Wittenberg, birçok anime serisinin İngilizce dublaj versiyonları için senaryo yazarlığı ve uyarlama yönetmenliği de yapmıştır. Bu rolleriyle, orijinal Japonca içeriğin ruhunu koruyarak Batılı izleyiciler için başarılı bir şekilde uyarlanmasına önemli katkılarda bulunmuştur.